23 Aralık 2011 Cuma

madde

Madde dediğin nedir ki?

Maddiyat, nedir ki peki?

Üst baş,  aş taş, inci boncuk, ekmek su...?

Geçici midir maddiyat? Ne işe yarar?

Olmazsa nolur?

Olmazsa olmaz mıdır yoksa?

Bu sorular hep kafamda...

Dışarıdan beni görenler belki asla ama asla! tahmin edemezler ki bir yol param yok! Bu yaştan sonra nasıl babamdan alırım? Alamıyorum işte. İşi bırakmak zorundaydım, başka bir iş bulmadan, gözümü başka hiçbirşey görmeden bıraktıysam eğer gerçekten öenmli bir sebebi vardır değil mi? Çünkü ben senelerce sırf bu yüzden sabrettim, çektim o derdi. yapılan haksızlıkları yuttum, ama sonunda dayanamadım işte.
Nitekim, şimdi hiçbirşeyden haberi olmayan arkadaşlarım (ki daha önce d ezaten durumumuz iyi değildi ama belli etmiyordum) hadi buluşalım diye çağırıyorlar? Ben binbir bahane bulmak zorunda kalıyorum
. Yok ya! nasıl derim yol param bile yok diye? Ha bulsam para biriyle buluşsam, belki aylarca evden çıkamayacağım, para bulana kadar tekrar. Ama bunu bile bile çaktırmadan buluşuyorum, Sohbet ediyorum. Ne yapayım peki? Ne yapmalıyım? Diyorsunuz ki söyle. evet söyleyeyim de yerin dibine batayım, duygu sömürüsü yapıyor olayım, zavallı olayım, acınacak olayım, sanki onlardan maddi yardım bekliyormuşum hissini yaratayım zihinlerinde, öyle mi?
Söyleyemem, kimselere.

Ah şu dünyada durumu kat kat kötü insanlar var, ben neyim ki? diyorum hep. geçecek elbet, düzelecek herşey. Sen hiç bozma gülüşünü, içinin umutsuzluğunu gülüşünle bastır, yoket! diyorum. Yürüyorum yoluma.

Ha, bu arada her çağırdıklarında bahane uydurduğum arkadaşlarım, yeni bebeği doğup ya da evlenip de evlerine gidemediğim dostlarım: yol param dahi yok, o yüzden. Yani uyuz değilim ben ok? Ve eğer param yok dersem, bunu söylediğim anda bana acıyacaksınız, duygu sömürüsü yapıyor diyeceksiniz, sırtınızı döneceksiniz o yüzden tamam mı?

Hiç yorum yok: